Zaman zaman görmek istediğimiz yerlerin planlamasını yapar ama evdeki hesap çarşıya uymaz gidemeyiz. Yunanistan tatil planları da bunlardan biriydi benim için. Ancak işim gereği Yunanistan’da planlanan eğitim semineri güzel bir fırsatın kapılarını açtı ve hazırlıklar başladı.
Firmamın ürettiği sanatsal malzemelerin uygulamalı semineri için 2 gün dolu dolu Yunanistan…
Seminer veya workshoplar öncesinde iki şekilde hazırlık yapıyorum. Birincisi tanıtımını yapacağım ürünlerin sunum programlarını hazırlamak. İkincisi en güzel kısım ve sadece kendi merakım yani gideceğim şehir veya ülkeleri tüm özellikleriyle tanımak.
Yunanistan’a gitmenin değişik yolları var. Biz uçakla gitmeyi tercih ettik. Uçakla Yunanistan’ın başkenti Atina’ya gidip ve sonrasında Selanik’e geçtik. Seminer vereceğim yer Selanik’te ve en önemlisi Atamızın Evini de ziyaret etme şansım olabilecekti. Sevgili dostlarımız bizi çok güzel karşıladılar. Ve saygı göstererek ilk olarak Atamızın evini dolaşacağımızı düşünerek seminer alanımıza geçmeden bizi Atamıza götürdüler. Selanik’te Türk Başkonsolusluğu’ nun hemen yanında yer alan bu ev, herkesin bildiği üzere Ata’mızın doğduğu ev. Resimlerde etrafı boş bir bina şeklinde gördüğümüz ev zamanla şehir içinde sıkışmış kalmış ve önünden cadde geçiyor. Hiç aklıma gelmemişti böyle bir görüntü. Ev üç kattan oluşuyor ve her katı ziyarete açık. İçeriye girince etkilenmemek mümkün değil. Nasıl heyecanlıyım, nasıl titriyorum. Sanki Ata’nın huzuruna çıkacağım. Çok duygulandım, ağlamaklı oldum, resimler çektim. Nihayet Atamızın mumyasının önüne geldiğimde o kadar gerçekçi bir çalışma yapılmış ki; mumyası bile kendisi kadar güçlü, gururlu, heybetli , gerçek bir kahraman , gerçek bir lider…
Evetttt… Huzurlu ve mutlu bir şekilde seminer alanına geldik. Hazırlıklarımızı tamamladıktan sonra eğitim almaya gelen ülkelerinde muhteşem craft çalışmaları yapan çok güzel dostlarla dolu dolu bir seminer yaptık. Tam altı saat süren seminerin sonunda yazımdaki ilgili resim seminer sonunda çekilmesine rağmen yüzlerdeki mutluluğumuz görülmeye değerdi.
Hem çalışkandık, hem üretkendik, hem mutluyduk…