Dijital sanat , yaratıcılık veya sunum sürecinin bir parçası olarak dijital teknolojiyi kullanan sanatsal bir çalışma veya uygulamadır . Bilgisayar sanatı ve multimedya sanatı dahil olmak üzere çeşitli isimler kullanılmaktadır.
Tabi bu akım kaçınılmaz oldu bizler için. Medya yöntemlerini kullanarak ben de dijital sanat tekniklerinden uzak kalamadım. Bu çağdaş sanat akımı içinde yer alırken de eserlerimde geleneksel çalışmalardan kopmadan elektronik bilgi kaynaklarını kullandım. Yeniliklere açık biri olarak; dijital teknolojinin sanat alanında yaratıcılığı büyük ölçüde genişlettiğini düşünüyorum.
Dijital sanat, tamamen bilgisayar tarafından üretilebilir veya taranmış bir fotoğrafı bir fare veya grafik tablet kullanılarak vektör grafik yazılımı ile çizilen bir görüntü gibi başka kaynaklardan alabilir. Sayısallaştırılmış metin verileri , ham ses ve video kayıtları genellikle kendi başlarına dijital sanat olarak kabul edemeyiz. Bence dijital sanat resim sanatında bir projenin parçası olabilir .
Tolstoy, “Sanat, metafizikçilerin söylediği gibi; esrarengiz bir güzellik ideası ya da tanrının tecelli etmesi değildir. Sanat, estetik fizyologların söylediği gibi; insanın depoladığı enerjinin fazlasını açığa çıkardığı bir oyun da değildir. O, insanın duygularının dışsal işaretler yoluyla ifade edilmesi de değildir. O, hoşa giden objelerin üretimi değildir. Her şeyden öte, sanat bir haz değildir. Aksine, insanları aynı duygu etrafında birleştiren yaşam için, bireylerin ve insanlığın sağlık ve mutluluğuna doğru süren ilerleyişte, insanlar arasında vazgeçilmez bir birlik ve beraberlik vasıtasıdır.” şeklinde belirtiyor.
Fotoğraf makinesinin ortaya çıkışı sanat tarihinde bir kırılma noktası olarak değerlendirilebilir. Dönemin sanatçıları yeni arayışlara yönelerek; anı yakalama, ışık ve yansımalarını görüntüleme gibi isteklerini dışa vurmuşlardır. Dolayısıyla doğayı birebir taklit etme ve geleneksel akademik resim anlayışının temel kuralları sorgulanmış ve bu kurallara bir başkaldırı niteliğinde olan yeni görüşler, yeni düşünceler ve fikirler ortaya çıkmıştır. Siyah, beyaz, kahverengi gibi renkler bir kenara atılıp, prizmatik renkler kullanılmaya başlanmıştır. Geleneksel görme mantığı yıkılarak yerine daha canlı, ışıklı, optik yasalara göre resmedilmiş bir doğa oluşturulmuş, atölye ışığında oluşturulan yanılsama bir kenara bırakılmıştır.